DİVAN ŞİİRİ GENEL ÖZELLİKLERİ
EN ÇOK KULLANILAN NAZIM ŞEKİLLERİŞUNLARDIR
Beyitlerle kurulanlar
Dörtlüklerle kurulanlar
Bentlerle kurulanlar
GAZEL
Divan şiiri nazım şekillerindendir. Kelime olarak kadınlarla âşıkâne sohbet etmek, konuşmak anlamına gelir.
Terim olarak aşk, şarap, tabiat ve kadın konularını işleyen şiirlere denir. Kendi başına bir nazım şekli olarak, İran ve Türk Edebiyatı’nda ortaya çıkan gazel, beyitler halinde yazılır ve beyit sayısı beş ile on beş arasında değişir.
Türk Divan Edebiyatı’nda; çok yaygın olarak kullanılan bir nazım şeklidir. Hemen hemen aruz’un her kalıbıyla yazılır. Birinci beyit kendi arasında kafiyeli, diğer beyitlerin birinci mısraları serbest, ikinci mısraları birinci beyit ile kafiyelidir. Kafiye düzenini şematik olarak belirtmek gerekirse aa / ba / ca / da / ea / fa şeklinde ifade etmek mümkündür. Gazellerde beyitler arasında mana birliği olabileceği gibi, her beyit ayrı bir konuyu işlemiş de olabilir.
Gazellerde aşk duyguları, şarap âlemleri, tabiat güzellikleriyle birleşmiş bir şekilde, canlı ve akıcı bir üslûpla dile getirilir.
Gazelin ilk beyitine matla, son beyitine makta adı verilir. Matla beyitinden sonra gelen beyite hüsn-i matla, makta beyiti’nden bir önceki beyite ise hüsn-i makta denir. En güzel beyitine beyt’ül gazel, beyitleri arasında konu birliği bulunan gazellere yek-ahenk gazel, her beyiti aynı mükemmellikte söylenmiş olan gazellere ise yek-avaz gazel denir.
Mısra sonlarındaki kafiyelerden ayrı olarak “mısra içlerinde de kafiye bulunan gazellere musammat gazel adı verilir. Değişik konularda yazılmış olmakla beraber, gazeller genellikle birer aşk şiirleridir. Sevgi bitmez tükenmez temasıdır. Gazellerin isimlendirilmeleri ya rediflerine göre veya ilk mısralarına göre olur. Ayrı kelime halinde redifleri olan gazeller bu rediflerine göre, olmayanlar ise ilk mısralarına göre adlandırılır.
Divan edebiyatının en yaygın kullanılan nazım biçimidir. Önceleri Arap edebiyatında kasidenin tegaüzzül adı verilen bir bölümü iken sonra ayrı bir biçim halinde gelişmiştir. Gazelin beyit sayısı 5-15 arasında değişir. Daha fazla beyitten olaşan gazellere müyezzel ya da mutavvel gazel denilir. Gazelin ilk beyti “matla”, son beyti ise “makta” adını alır.
Matla beytinin dizeleri kendi aralarında uyaklıdır (musarra). Sonraki beyitlerin ilk dizeleri serbest ikinci dizeleri ilk beyitle uyaklı olur. Birden fazla mussarra beytin bulunduğu gazel “zü’l-metali”, her beyti musarra olan gazel ise “müselsel” gazel adıyla bilinir. İlk beyitten sonraki beyte “hüsn-i matla” (ilk beyitten güzel olması gerekir), son beyitten öncekine “hüsn-i makta” (son beyitten güzel olmalı gerekir) denir.
Gazelin en güzel beyti ise “beytü’l-gazel” ya da “şah beyit” adıyla anılır. Bunun yeri ya da sırası önemli değildir. Bazı gazellerin matlasını oluşturan dizelerden birinci ya da ikincisinin matkasının ikinci dizesi olarak yenilenmesine “redd’i-matla” denir. Şair mahlasını (şairin takma adı, ya da tanındığı ad) maktada ya da “hüsn-i” maktada söyler. Bu durumda beyit ikinci bir adla “mahlas beyti” ya da “mahlashane” olarak anılır. Şairin mahlasını tevriyeli kullanmasına “hüsn-i tahallüs” denir.
Dize ortalarında uyak bulunan gazele musammat, sonu getirilmemiş ya da beyit sayısı 5’in altında bulunan gazellere de “natamam” gazel denir. Başka şairlerin birkaç dize ekleyerek bend biçimine dönüştürdüğü gazellere “tahmis”, “terbi” adı verilir. Bütün beyitlerinde aynı düşüncenin ele alındığı gazeller “yekahenk gazel”, her beyti öncekinden ustalıklı biçimde söylenmiş gazeller de “yekavaz gazel” olarak adlandırılır.
Gazeller konularına göre de çeşitli isimlerle tanımlanır. Aşka ilişkin acı, mutluluk gibi içli duyguların dile getirildiği gazeller “âşıkane”, içki, yaşama boş verme, yaşamdan zevk alma gibi konularda yazılanlara “rindane” denir. Âşıkane gazellere en iyi örnek Fuzuli’nin gazelleri, rindane gazellere en iyi örnek ise Baki’nin gazelleridir. Kadınları ve ten zevklerini konu edinen gazeller ise, örneğin Nedim’in gazelleri, “şuhane”, öğretici nitelikli gazellere, örneğin Nabi’nin gazelleri, “hakimane gazel” denir.
Gazeller eskiden bestelenerek okunurdu. Özelikle bestelenmek için yazılmış gazeller de vardır. Gazelleri makamla okuyan kişilere “gazelhan”, gazel yazan usta şairlere ise “gazelsera” adı verilir.
Gazel, Türk müziğinde ise şiirin bir hanende tarafından doğaçtan seslendirilmesidir. Sesle taksim olarak da bilinir. Divan sözcüğünün sözlük bakımından iki anlamı vardır: Belli bir kalıpla yazılan ve besteyle okunan şiir türüne divan denir. Kalıp “failatün failatün failatün failün” şeklindedir. Divan sözcüğü, ikinci olarak, divan tarzında şiir yazan sanatçıların eserlerini topladıkları kitap anlamına gelir. Divan, klasik Türk müziğinde ise en az üçer kıtalık şiirlerden bestelenen şarkıları tanımlar.
Gazel
Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı
Kamû bîmârınâ cânan devâ-yî derd eder ihsan
Niçin kılmaz manâ derman menî bîmâr sanmaz mı
Gamım pinhan dutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî vefâ bilmen inânır mı inanmaz mı
Şeb-î hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım
Uyârır halkı efgaanım karâ bahtım uyanmaz mı
Gül’î ruhsârına karşû gözümden kanlu âkar sû
Habîbım fasl-ı güldür bû akar sûlar bulanmaz mı
Değildim ben sanâ mâil sen etdin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gaafil senî görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bû ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
KASİDE
Kelime anlamı “kastetmek, yönelmek”tir. Kaside, belli bir amaçla yazılmış şiirlerdir. Genellikle din ve devlet büyüklerini övmek için yazılır.
Kasidenin özellikleri şunlardır:
KASİDENİN BÖLÜMLERİ ŞUNLARDIR
Nesib (teşbib): Kasidenin giriş bölümüdür. Bir tabiat tasvirinin yapıldığı veya sevgilinin güzelliklerinin anlatıldığı bölümdür. Bu bölümün konuları bahar, kış, yaz, Ramazan, bayram, nevruz, gül, sümbül, güneş, söz ustalığı, kalem, gece, savaş, at veya bir güzel olabilir. Kasideler bu bölümde ele alınan konuya göre adlandırılır.
Girizgâh: Asıl konuya giriş yapmak üzere düzenlenmiş en fazla iki beyitlik bölümdür.
Medhiye: Kasidenin sunulduğu kişinin, yani padişahın veya bir devlet büyüğünün övüldüğü bölümdür. Bu bölümde abartılı ve sanatlı bir övgü vardır.
Tegazzül: Şair, genellikle medhiyeden sonra arada bir gazel söyler. Bu bölüme tegazzül adı verilir. Tegazzül bölümü her kasidede bulunmaz.
Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür. Burada da şair abartılı bir ifade kullanır.
Dua: Şairin, kendisi, daha çok da övdüğü kişi için Allah’tan yardım dilediği, dua ettiği bölümdür.
MESNEVİ
Öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir. Her çeşit konu işlenebilir. Roman ve öykünün yerini tutan bir nazım şeklidir. Mesnevilerin genel özellikleri şunlardır:
AŞK KONULU MESNEVİLER
Leyla ile Mecnun
Yusuf ile Zülayha
Hüsrev ü Şirin (Ferhat ile Şirin)
Şem ü Pervane
Gül ü Bülbül
Vamık u Azra
Salaman u Absal
Şah u Geda
Cemşid ü Hurşid
Varka ve Gülşah
MÜSTEZAT
Kelime anlamı “artmış. çoğalmış”tır. Bu nazım şekli, gazelin özel biçimidir. Uzun dizelere kısa bir dize eklenerek yazılır. Her beyti, bir uzun, bir kısa; tekrar bir uzun, bir kısa biçiminde dizelerden oluşur. Uzun dizelere eklenen kısa mısralara “ziyade” adı verilir. Aşk, ayrılık, doğa güzelliği vb. konularda söylenir. Kafiye düzeni genellikle aa(a) a (a) – b(b) a(a) – c(c) a(a) – d(d) a(a) -…” biçimindedir.
KITA
İki beyitten oluşan nazım biçimidir. Kelime anlamı “parça, bölük, cüz’dür. Kafiye düzeni uxaxa” şeklindedir. Değişik konularda yazılır. Önemli bir düşünce, hikmet, nükte, yergi vb. konular işlenir. Beyitler arasında anlam birliği vardır. Şairin mahlası bulunmaz.
NAZIM BİRİMİ DÖRTLÜK OLAN NAZIM BİÇİMLERİ
RUBAİ
Aruzun kendine özgü kalıplarıyla yazılan, dört dizeden oluşan bir nazım şeklidir.
RUBAİNİN ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR
Rubai Örneği
Ahvâl-i cihânı her zaman söyleşelim
Amma gam-ı aşkımız nihân söyleşelim
Ey vâkıf-ı râz-ı aşk olan ârif-i cân
Ney gibi seninle bî-zebân söyleşelim
(Azmizade Haleti)
ŞARKI
Şarkı, Türklerin divan şiirine kazandırdığı bir nazım şeklidir.
ŞARKININ ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR
TUYUĞ
Türklerin divan edebiyatına kazandırdığı, düşünsel ve felsefi konularla ilgili olarak yazılan bir nazım şeklidir.
TUYUĞUN ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR
Tuyuğ Örneği
Dilberin işi itâb u nâz olur
Çeşmi cadû, gamzesi gammâz olur
Ey gönül sabret, tahammül kıl ana
Yâre erişmek işi az az olur
(Kadı Burhaneddin)
MURABBA
Özellikle felsefi konular ve aşk olmak üzere her konuda yazılabilen Divan şiiri nazım şeklidir.
MURABBANIN ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR
Murabba Örneği
Geçti cânânın firakı canıma
Tîr-i çevri gibi girdi kanıma
Nâleden bir kimse gelmez yanıma
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
(Yahya Bey)
NAZIM BİRİMİ BENT OLAN NAZIM BİÇİMLERİ
TERKİBİBENT
8-20 dizelik bentlerden oluşan nazım şeklidir. Genellikle 5-10 bentten oluşur. Bentlere “hane”, bentleri bağlayan beyitlere ise “vasıta” denir. Şair, son bentte mahlasını söyler. Uyak düzeni “aaxaxa… w, bbxbxb… yy” şeklindedir. Burada “x” ler, birbirinden uyak bakımından bağımsız dizelerdir. Vasıta beyti, bentteki dizelerden ve diğer vasıta beyitlerinden ayrı kafiyelenir. Münacaat, naat gibi dinî; felsefi ve tasavvufi düşünce gibi öğretici konular; övgü, yergiler işlenir.
Terkibibent, edebiyatımızda çok kullanılmış ve bu nazım şekliyle hemen her konu işlenmiştir. Toplumun bozuk yönleri, dalkavukluklar, idarecilerin kötü davranışları, felsefi görüşler, toplumdan şikâyet, Allah’ın varlığı ve kudreti, kâinatın sonsuzluğu, insanın bu kudret ve sonsuzluk karşısındaki durumu ve hayattaki zıtlıklar gibi konular işlenir.
Edebiyatımızda terkibibent deyince akla ilk gelen isim Bağdatlı Ruhi dir. Onun terkibibenti gazel kafiyeli 16′şar mısralık 17 bentten oluşmuş uzun bir şiirdir. Dönemindeki aksaklık ve bozuklukları, insanların zayıf ve kötü taraflarını alaylı bir dille hicveden bu terkibibent çok tanınmış ve pek çok şair tarafından nazire yazılmıştır.
TERCİİBENT
Şekil olarak terkibibentle aynı özelliklere sahiptir. Terkibibentler gibi 5-15 dizelik bentlerden oluşur. Terkibibentten en önemli farkı vasıta beytinin her bendin sonunda değişmeden aynen tekrarlanmasıdır. Terciibentlerde vasıta beyti her bendin sonunda tekrarlandığı için aynı fikir çevresinde toplanan bir konu bütünlüğü vardır. Terciibentler devirden, felekten şikâyet gibi konularda yazılmıştır. Edebiyatımızda terciibent çok kullanılmıştır. Terciibent yazan şairler arasında Nesimi, Şeyhi, Fuzuli, Baki, Nedim, Galip Dede, İzzet Molla, Ziya Paşa gibi isimleri sayabiliriz.
MÜSEDDES
Aynı vezinde altı mısralık bentlerin birleşmesiyle meydana gelen nazım biçimine müseddes denir. Daha çok, 5-7 bent arasında yazılmıştır. Genellikle “a a a a aa, b b b b aa, c c c c aa, d d d d aa …” şeklinde kafiyelenir. Hemen her konuda yazılmakla birlikte daha çok tasavvufi düşünceleri anlatmada kullanılmıştır. Edebiyatımızda çok kullanılan nazım şekillerindendir. Fuzuli, Bağdatlı Ruhi, Naili, Nedim, Şeyh Galip gibi şairler müseddes yazmıştır.
TESDİS
Bir gazelin her beytinin önüne aynı ölçü ve kafiyede dört dize eklenerek oluşturulan müseddeslere tesdis denir.
MUHAMMES
Muhammes, “beşli” demektir. Edebiyatta her bendi beş dizeden oluşan nazım biçimine muhammes denir. Muhammesler daha çok, 4 ile 5 bent arasında yazılmıştır. Uyak düzeni “a a a a a--- b b b b a--- c c c c a--- d d d d a …” şeklindedir. İlk bendin beşinci dizesi öteki bentlerin sonunda yineleniyorsa muhammes-i mütekerrir adını alır. Bentlerin beşinci dizeleri değişiyorsa buna muhammes-i müzdevic denir. Bir gazelin her beytinin başına aynı ölçü ve kafiyede üç dize eklenerek oluşturulan muhammese tahmis denir.
TAŞTİR
Taştir, “ikiye ayırmak, yarmak, bölmek, bir şeyin yarısı” demektir. Edebiyatta, bir şairin gazelinin her beyitinin arasına aynı vezin ve kafiyede iki ya da üç dize eklenerek oluşturulan şiirlere taştir adı verilir. Taştir edebiyatımızda çok fazla kullanılmamıştır. İlk örnekleri 18. yüzyılda görülmüştür. Nedim, Enderunlu Vasıf, İzzet Molla, Baki gibi sanatçılar taştir yazmıştır.